CEZA SAHASI
Kuzey Kıbrıs, Futbol ve Ambargo
Yönetmen : Mustafa ÜNLÜYapımcı : Selda Meral Metin : Mustafa ÜNLÜGörüntü Yönetmeni : Mithat İnandim Müzik : Emrah ÖZDEMIR - Michael SAPPYapım Tarihi : 2006
Toplam nüfusu 200 bin civarında, yani Artvin ya da Gümüşhane kadar olan bir ülke düşünün ki, futbolda süper lig, 1. lig, 2. lig, 3.lig a grubu ve b grubu ile yükselme ligleri var ve bu kategorilerde toplam 114 futbol takımı mücadele ediyor. Her kentte değil, her köyde bir futbol sahası var. Her yüz kişiden ikisi lisanslı futbolcu.
Söz ettiğimiz ülke tabii ki, 1940'lardan bu yana Dünya gündemini meşgul eden bitmeyen ve ucu görünmeyen bir krizin ortasındaki “Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti”.
Futbol adada 1878'lerde vazgeçilmez oldu. İlk Türk takımlarının okullarda ortaya çıkışı da o yıllara rastlıyor. İlk Kıbrıslı Türk futbol kulübü 1910 tarihinde kuruldu. Dünyanın bu en popüler, en kitlesel sporunun doğası gereği; pek çok ülkedeki gibi; Kıbrıs'ın tarihindeki gelişmeler, ada futboluna da yansıdı. Yıllar geçtikçe, adada toplumsal gerginlikler arttıkça Türk-Rum-İngiliz takımları arasındaki her maç milli maç havasında oynandı. Kulüpler direnişin örgütlendiği çatılara dönüştü. Egemenlik savaşımı ilk önce futbol sahasına ve futbolun arka planına taşındı. Futbolcu gündüz işliklerinde, sonra sahalarda ter döktüler, geceleriyse TMT için gizlice silah, malzeme taşıdılar.
1950'li yıllarda 8 takımlık Kıbrıs liginde 7 Rum ekibini geride bırakarak lig şampiyonu olan, kupadan kupaya koşan Çetinkaya liglerin dışında bırakıldı. Rum atletizm kuruluşu TESK, 1955 Ekim"inde aldığı kararla tüm stadyumları Türk kulüplerine kapattı. Rumlar, Çetinkaya ile maç yapmayı kendi kulüplerine yasakladı. Çetinkaya'nın ve Kıbrıs ikinci liginde oynayan Limasol Doğan Türk Birliği, Larnaka Demirspor, Magosa Türk Gücü, Lefkoşa Gençlik Gücü"nün Kıbrıs Futbol Federasyonu"yla ilişkileri kesildi. Bir gün sonra da tüm Türk kulüpleri Kıbrıs Futbol Federasyonu KOP'tan çıkarıldı.1974 Harekâtı ile, Türk Mukavemet Teşkilatı'nda etkin rol oynayan Çetinkaya'nın “yeşil” sahası, iki toplumu birbirinden ayıran “yeşil hattın” tam ortasında kaldı.Kıbrıs Türk Futbol federasyonu hiçbir zaman tanınmadı.
Bilindiği gibi tanınmayan sadece futbol değil. KKTC'nin tanınmazlığı sürüyor. İnsanların, özellikle de 74 öncesinin çok uzağındaki bir dünyada yetişen gençlerin geleceğe dair planlarının, adanın bu yarısına dair olup olmayacağı söz konusu. Bir de tabii, “saha”da var olmak, kaleyi korumak için “yapılanlar ve yapılmayanlar” tartışılıyor.Kuzey Kıbrıslı futbolcular FİFA'YA KAYITLI HİÇ BİR TAKIMA karşı oynayamaz. Dostluk ve gençlik maçları da bu yasağa dahildir. FİFA'nın bu kararını içeren mektup 1995 yılında gelmiştir. Mektubun üzerindeki adres, P.K. 10, Mersin Türkiye'dir. Uluslararası Posta Birliği de KKTC Posta İdaresini tanımadığı için, 220 bin Kuzey Kıbrıslının mektupları tek bir adrese gönderilmek zorundadır. Dünya'nın en büyük posta kutusuna…Kıbrıs Türkleri ürünlerini istedikleri yere doğrudan satamıyorlar. 29 Nisan 2004 Avrupa Birliği Yeşil Hat Yönetmeliğine rağmen, Rumlar, Kuzey'den gelen tüm ürünleri engelliyorlar. Bunun gibi, kültürel etkinliklerde, uluslararası temsilde, dış yardımlarda ve yatırımlarda, akademik çalışmalarda ve seyahatte uygulanan engeller aşılamıyor.Yıllar geçtikçe, kendi içine kapalı kalan Kıbrıs Türk futbolu geriledi. Futbol efsanelerini gerçeğe dönüştüren, “kaleciyi topla birlikte ağlara takacak” kadar güçlü şutlarıyla tanınan “Cipsi” gibi isimler ada sınırları içinde eriyip gittiler.
6 Kuzey Kıbrıslı futbolcu ambargoyu protesto etmek için soyunarak poz verdiler ve bir poster hazırladılar. Çetinkaya'nın bir oyuncusu olan geçtiğimiz birkaç sezonun gol kralı ve Kuzey Kıbrıs'ın en iyi oyuncularından biri olan Yasin Kansu, “Soyunmak eğlenceliydi ancak ciddi bir nokta da var. Biz Kıbrıslı Türkler 42 yıldır ambargolar altında yaşamaya zorlandık. Kıbrıs'ta çözüm lehinde oy verdik ancak hala dünyayla futbol oynayamıyoruz.” diye konuşarak ekledi, ”Birkaç yıl içerisinde emekli olacağım ve eğer bu durum devam ederse, birinci sınıf uluslararası rakiplere karşı oynama ve ne kadar iyi olduğumu öğrenme fırsatım asla olmayacak.”Futbol sevgisi artarak sürse de sahalarda eski heyecan pek yok. Bir zamanlar, üst üste, ardı ardına yenip o meşhur PAKOS şildini ellerinden aldıkları Rum'ların artık Almanya'ya bile kafa tutmasını konuşuyor insanlar; “çözülmeyecek ambargo”, “asla gelmeyecek barış” diyenlerin sayısı artıyor. “Ceza Sahasında” oynuyoruz biz, gelen giden penaltı atıyoruz diyenler çok. “Taş gibi de duruyoruz, bizi yıkarsak biz yıkarız” diyenler, “çok yalmış yapıldı ama artık toparlanmaya başladık” diyenler de.
Dünya'da 90'ların başında sona eren soğuk savaşın etkilerinin hala sürdüğü tek yer bu güzel ada. Tarihin büyük haksızlıklarından birinin, dayanılmayacak kadar uzun yaşandığı bir ülke… Bir Ceza Sahası.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder